Hava aydınlanırken
bizde uyku tulumlarımızı ve çantalarımızı toplayıp trenimize doğru gidiyoruz.
Tren fazlasıyla kalabalık. Yol boyunca birçok insanla muhabbet etme fırsatı
buluyoruz ve tren yolculuğu daha da eğlenceli hale geliyor. Nice’e vardığımızda
ne yapacağımıza dair hiçbir fikrimiz yok. Trende birkaç kişi bize Nice
plajından bahsediyor. Biz de şehre iner inmez Nice plajına ulaşmaya çalışıyoruz.
Şehir oldukça düzensiz ve gerek insanlar gerek caddeler ve sokaklar açısından
çok karmaşık. Birkaç kişiye sorarak plaja varıyoruz. Plaj o kadar etkileyici
değil ama yine de güzel bir plaj. Hemen üstümüzü başımızı çıkartıp İstanbul’dan
çıkarken ne olur ne olmaz diye yanımıza aldığımız mayolarımızı giyiyoruz ve
doğruca denize giriyoruz. Su gerçekten çok temiz. Ama bizim asıl amacımız
plajdaki duşları kullanarak duş almak. Çünkü günlerdir banyo yapma fırsatı
bulamadık. Şampuanları ve sabunları çıkarıp plajda bulunan iki tane duşu
yaklaşık yarım saat boyunca kapatıyoruz ve arkamızda uzun sıralar oluşuyor ama
ısrarcıyız. Çok da abartmadan güzelce banyomuzu yapıyoruz ve küfür yemeden duşu
terk ediyoruz. Plajda biraz dinlenip konservelerimizi yedikten sonra geceyi
nasıl geçirebileceğimiz konusunda düşünmeye başlıyoruz. Aklımıza ilk gelen yine
tren garında sabahlamak oluyor tabi ama şöyle bir şey var ki Nice insanları
biraz tehlikeli. Plajdayken bile birkaç kişi bizim turist olduğumuzu anlayıp
rahatsız etmeye başlamıştı. Bizde gözümüze kestirdiğimiz Bulldog isimli bir
bara giriyoruz ancak bizi çantalarımızın büyüklüğünden dolayı çantalarla içeri
almıyorlar. Bizde daha önceden gördüğümüz bir Türk dönerciye gidip ricada
bulunuyoruz ve çantaları ona emanet ediyoruz. Beklediğimizden çok daha iyi bir
bar ortamı karşılıyor bizi. Gece saatine kadar hard rock çalan bir grup önce
bütün mekânı ayağa kaldırıyor daha sonrasındaysa sabah 04.00’e kadar yine sert
müzikler eşliğinde bar tamamen alt üst oluyor. Alkol fiyatlarıysa tabi ki
pahalı. Bu yüzden bütün geceyi sadece iki tane birayla geçiştiriyoruz. Sabaha
karşı bardan çıkıp tren garına doğru yürümeye başlıyoruz. Sokaklarda çok fazla
insan yok ama şüphemizde haklı çıkıyoruz ve yol boyunca insanlar bizi sözlü
olarak fazlasıyla rahatsız ediyor. Tabi ki boynumuzu yere eğip devam ediyoruz.
O kadar da cesaretimiz yok. Tren garına vardığımızda tren kalkış saatine 1 – 2
saat kadar bir süre var. Oturup biraz kestiriyoruz ve sonrasında yedi
aktarmayla ulaşacağımız Barselona için ilk trenimize biniyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder