7 Nisan 2015 Salı

Nice

Hava aydınlanırken bizde uyku tulumlarımızı ve çantalarımızı toplayıp trenimize doğru gidiyoruz. Tren fazlasıyla kalabalık. Yol boyunca birçok insanla muhabbet etme fırsatı buluyoruz ve tren yolculuğu daha da eğlenceli hale geliyor. Nice’e vardığımızda ne yapacağımıza dair hiçbir fikrimiz yok. Trende birkaç kişi bize Nice plajından bahsediyor. Biz de şehre iner inmez Nice plajına ulaşmaya çalışıyoruz. Şehir oldukça düzensiz ve gerek insanlar gerek caddeler ve sokaklar açısından çok karmaşık. Birkaç kişiye sorarak plaja varıyoruz. Plaj o kadar etkileyici değil ama yine de güzel bir plaj. Hemen üstümüzü başımızı çıkartıp İstanbul’dan çıkarken ne olur ne olmaz diye yanımıza aldığımız mayolarımızı giyiyoruz ve doğruca denize giriyoruz. Su gerçekten çok temiz. Ama bizim asıl amacımız plajdaki duşları kullanarak duş almak. Çünkü günlerdir banyo yapma fırsatı bulamadık. Şampuanları ve sabunları çıkarıp plajda bulunan iki tane duşu yaklaşık yarım saat boyunca kapatıyoruz ve arkamızda uzun sıralar oluşuyor ama ısrarcıyız. Çok da abartmadan güzelce banyomuzu yapıyoruz ve küfür yemeden duşu terk ediyoruz. Plajda biraz dinlenip konservelerimizi yedikten sonra geceyi nasıl geçirebileceğimiz konusunda düşünmeye başlıyoruz. Aklımıza ilk gelen yine tren garında sabahlamak oluyor tabi ama şöyle bir şey var ki Nice insanları biraz tehlikeli. Plajdayken bile birkaç kişi bizim turist olduğumuzu anlayıp rahatsız etmeye başlamıştı. Bizde gözümüze kestirdiğimiz Bulldog isimli bir bara giriyoruz ancak bizi çantalarımızın büyüklüğünden dolayı çantalarla içeri almıyorlar. Bizde daha önceden gördüğümüz bir Türk dönerciye gidip ricada bulunuyoruz ve çantaları ona emanet ediyoruz. Beklediğimizden çok daha iyi bir bar ortamı karşılıyor bizi. Gece saatine kadar hard rock çalan bir grup önce bütün mekânı ayağa kaldırıyor daha sonrasındaysa sabah 04.00’e kadar yine sert müzikler eşliğinde bar tamamen alt üst oluyor. Alkol fiyatlarıysa tabi ki pahalı. Bu yüzden bütün geceyi sadece iki tane birayla geçiştiriyoruz. Sabaha karşı bardan çıkıp tren garına doğru yürümeye başlıyoruz. Sokaklarda çok fazla insan yok ama şüphemizde haklı çıkıyoruz ve yol boyunca insanlar bizi sözlü olarak fazlasıyla rahatsız ediyor. Tabi ki boynumuzu yere eğip devam ediyoruz. O kadar da cesaretimiz yok. Tren garına vardığımızda tren kalkış saatine 1 – 2 saat kadar bir süre var. Oturup biraz kestiriyoruz ve sonrasında yedi aktarmayla ulaşacağımız Barselona için ilk trenimize biniyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder